Bir biyoistimülatör, genellikle rejeneratif tıp ve estetik tedaviler bağlamında kullanılan biyolojik aktiviteyi uyaran bir madde veya ajanı ifade eder. Kozmetik endüstrisinde, poli-l-laktik asit (PLLA) gibi biyostimülatörler, kollajen üretimini teşvik etmek ve zaman içinde cilt elastikiyetini ve dokusunu iyileştirmek için cilde enjekte edilir. Bu malzemeler, geleneksel dolgu maddelerine kıyasla daha uzun ömürlü bir etki sunarak vücudun doğal süreçlerini yavaş yavaş indükler.
Biyoistimülatörler yaygın olarak yüz gençleştirme ve hacim restorasyonu için kullanılır.
Pratik uygulamalarda, biyoistimülatörler öncelikle aşağıdaki şekillerde kullanılmaktadır:
1. Yüz gençleştirme: PLLA gibi biyoistimülatörler cilt içindeki kollajen üretimini uyarır, cilt sıkılığını ve esnekliğini artırır. Bu, kırışıklıkları ve ince çizgileri azaltmaya yardımcı olur, bu da cildin daha pürüzsüz ve daha genç görünmesini sağlar.
2. Hacim Restorasyonu: İnsanlar yaşlandıkça cilt sarkabilir ve hacmini kaybedebilir. Biyoistimülatörler, doğal yüz hacmini ve konturlarının geri kazanılmasına yardımcı olabilir, bu da daha dolgun ve daha tanımlanmış bir görünümle sonuçlanır.
3. Cilt Kalitesi Geliştirme: Biyostimülatörler, kollajen üretimini teşvik ederek doku, ton ve pürüzsüzlük dahil genel cilt kalitesini artırabilir.
4. Akne Skar Onarımı: Bazı durumlarda, biyostimülatörler cilt rejenerasyonunu ve onarımı uyararak akne izlerinin görünümünü iyileştirmek için kullanılabilir, yara izlerinin görünürlüğünü azaltır.
Uygulamaların örnekleri
-Yeniden doğmuş PLLA dolgu maddeleri: Poli-l-laktik asit (PLLA), yüz gençleştirme ve hacim restorasyonu için kullanılan yaygın bir biyoistimülatördür. Kollajen üretimini yavaş yavaş uyararak doğal görünümlü sonuçlara yol açarak çalışır.
- Enjeksiyon yöntemi: PLLA genellikle cildin daha derin katmanlarına enjeksiyonlar yoluyla uygulanır. Prosedür, uygulayıcı tarafından tedavi alanına göre ve istenen sonuçlara göre uyarlanmıştır. Optimal sonuçlar için birden fazla oturum gerekebilir.
- Sonuçların uzun ömürlülüğü: PLLA, kollajen üretimini kademeli olarak uyararak çalıştığından, etkiler tipik olarak birkaç ay boyunca fark edilir hale gelir ve 1-2 yıl sürebilir.